Rabbin Seni Terk Etmedi
Rabbin Seni Terk Etmedi // Dursun Ali Erzincanlı
Abdullah bin Şukayr r.a. bir gün Rasulullah s.a.v.'i ziyarete gitmişti. Allah Rasulü ibadet ediyordu. Bu arada gözlerinden yaşlar akıyordu.
. . .
"Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler." (Mü'minun, 57-61)
Bu ayet nazil olduğunda Hz. Aişe r.a., Efendimiz s.a.v.'e sordu:
-- Ey Allah Rasulü! Ayette zikredilenler zina, hırsızlık ve içki gibi haramları işleyenler midir?
Efendimiz s.a.v. buyurdu:
-- Hayır, Sıddîk'in kızı! Ayette anlatılmak istenen namaz kıldığı, oruç tuttuğu ve sadaka verdiği halde bu ibadetlerim kabul olur mu olmaz mı diye endişe duyarak korkanlardır.
. . .
Efendimiz s.a.v.'e sordular bir gün:
-- Kur'an okuyuşu için hangi ses ve kıraat daha güzeldir?
Efendimiz s.a.v. buyurdu:
-- İşittiğinde Allah korkusu hissettiğin kimsenin okuyuşudur.
Ve buyruldu:
"Gerçekten mümin olanlar o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. Onlara ayetleri okunduğu zaman imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine dayanıp güvenirler." (Enfal, 2)
. . .
Taşları anlatırsın, senin korkunla titreyen, yarılıp bağrından sular çıkan.
Senin korkundan yuvarlanırlar.
Biliyoruz, bir gün senin huzurunda toplanacağız.
Bunu bildirdiğin gibi hissettir bir gün.. Taşlardan daha katı kalmayalım.
Bilmediğimizi itiraftır
Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:
"Ben Allah'ı en iyi bileniniz ve O'ndan en çok korkanınızım."
Bir vakit şiddetli bir fırtına kopmuştu. Allah Rasulü s.a.v. elindeki önemli işi bıraktı ve kıbleye dönerek duaya başladı:
"Ya Rabbi, gelmesi muhtemel olan felaketlerden sana sığınıyorum."
Hava açıldığında da hamd etti. Ve her ne vakit bir fırtına çıksa böyle yapardı.
Yine bir gün şiddetli rüzgâr esmiş ve bulutlar gelmeye başlamıştı. Allah Rasulü s.a.v. kaygılandı. İçeri girip çıkıyordu sürekli. Hz Aişe telaşının sebebini sordu. Şöyle buyurdu:
-- Hud Kavmi'nin uğradığı felakete uğramayacağımızı nerden biliyorsun? Onlar bir bulut görmüşler, bu bulut topraklarımızı sulayacak demişlerdi. Fakat o bulut onları helak etmişti.
. . .
Bir gün en yakın arkadaşı Ebu Bekir Sıddîk r.a. şöyle dedi:
-- Ey Allah'ın Rasulü, saçlarınız ağarıyor.
Efendimiz s.a.v. şu cevabı verdi:
-- Evet. Hud, Vakıa, Mürselat, Amme sureleri beni ihtiyarlattı.
Ve buyurdu Peygamber s.a.v.:
"Ey insanlar!
Benim bildiklerimi bilseniz şimdikinden daha fazla ağlar, daha az gülerdiniz."
. . .
Senden hakkıyle korkanlar seni en ziyade bilenlerdir.
O sarsılmaz sandığımız dağları yürütebilir, un ufak edebilirsin.
Yıldızları nasıl üstümüze düşmesin diye tutuyorsan, güneşi nasıl her sabah yeniden doğduruyorsan.. Bir gün ışığımızı alabilirsin.
Bize bir bilgi verdin, bir bilgiyle donattın.
Seni bilemediğimizin bilgisi...
Acziyetimizi itiraf ederiz.
Bir gün alırsan güneşimizi gönlümüzdeki bu güneşle kalalım.
O her vakit doğsun, hiç batmadan.
Yürüten ve durduran
Huneyn günüdür.
Sayılarına bakarak kimileri diyordu ki, artık kimse müslümanların önünde duramaz!
Bir an unutarak Bedir gününü..
Hani o çok az oldukları, yoksun oldukları günü..
Şimdi çoktur müslümanlar, donanımlıdırlar tam tekmil.
Unutmuşlardır bir an müslümanlar kafa sayısıyla değil kalp sayısıyla eldedirler.
Bir an unutmanın bedeli acıdır.
Seni o gün durduran ey Allahın Rasulü, her şeyi yapabilecekken bıçağı kestirmeyendir.
Lakin bıçak emirle; müslüman, gönülden verdiği kararla durur.
Şimdi sana ve getirdiklerine karşı duranlar var ya... Sen gittikten sonra, işte seni durduran o korku, onların gönüllerine korku salıyor.
Bir korku ki sonu çıkar sevince
"Ey İman Edenler!
Allah'tan korkarsanız O size bir Furkan verir. Ve günahlarınızı örter.Sizi bağışlar. Allah çok büyük lütuf sahibidir." (Enfal, 29)
"(Müttakiler şöyle derler: şükürler olsun ki) Allah bize lütfetti de bizi o kavuran ateşten korudu." (Tur, 27)
"Kim bir kötülük yaparsa cezasını görür ve Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulur." (Nisa, 123)
"Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik Allah korkusundan onu baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz." (Haşr, 21)